Elif Maden

Düşünceler

Katil

11 Mayıs 2020 - 20:00

Elif Maden

3 dk.

Aşina olduğum mavilikte bir denizin kenarına fırlatıyorum kendimi, pardon pardon düşüncelerimi. Onları karşıma alıyorum. Sanki canlılarmış gibi bir konuşma tasarlıyorum önce kafamda. Lafa bak! Düşünceler canlıymış! Hadi canım.

O konuşmayı epeyce özen göstererek hazırlıyorum kafamda. Meşakkatli bir iş bu. Dikkatli olmam gerekir, düşüncelerim bana küsebilir. Onlara bakıyorum, bakıyorum... Konuşmamı toparlıyorum. Toparlıyorum ancak tek kelime edemiyorum. Toparladıkça dağılıyor kelimeler ve dikkatsizce üzerine basarken kelimelerimin; onlar, düşüncelerim çoğalıyor. Kafamı çeviriyorum. Yine yaptım işte. Yine kaçtım. Bakışlarımı kaçırdım ve kaybettim. Fakat o da ne? Denizin ortasında bir adam. Çırpınıyor. Yardım istiyor. Hayır yanına gelmeyeceğim. Gelemem. Tabii ki de bu denizden korkmuyorum. Hem gelirsem... Düşüncelerim, orada. Onların yanına gitmek istemiyorum. Ama seni kurtarıyorum. Burada, olduğum yerde bekleyerek, evet. Çırpınma sen de kurtulacaksın. Ne medet umabilirsin ki bu ıslaklığınla dünyadan. Ben senin için başka bir şey umuyorum. Yaşamak... Ne umutsuz bir savaş. Çırpınıyorsun ama çırpınmanda hiç bir umut görmüyorum. Seni oradan çekip çıkarsam ertesi gün hayattaki olumsuzluklardan şikayet edeceksin. Nefes almaya değer görmeyeceksin hiçbir şeyi. “Keşke”li nidalar savuracaksın, “belki” deyip ağlamaya başlayacaksın. Ardından nedenleri mendil yapıp sileceksin o savunmasızca akan gözyaşlarını. İşte oradasın, denizin tam ortasında çırpınıyorsun. Nankörsün. Yaşamanın, umudun nankörüsün. Belki ben de öyleyim. Sana kesin cümleler kuramam ama denizin ortasına atsan belki ben de çırpınırım. Nefret ettiğim bu hayattan arda kalan oksijeni biraz olsun daha içime çekmek için çırpınırım. Evet, uslanmazım. Sen de öylesin. Sabah 08.05 alarmı çalınca küfür ederek kapatmaya çırpınıyorsun; o hiç sevmediğin işine, uğraşlarına koşturmak için çırpınıyorsun; sevdiğin var belki, birkaç yara bere daha açsın istediğin için çırpınıyorsun, zavallı insan sürülerinin var olma çabalarına tanıklık edip onlarla alay etmek için çırpınıyorsun, uykun geliyor geceleri iradesizce bir kenara kıvranışlarına çırpınıyorsun, kendi başına oturup yakacak bir kaç sigara için çırpınıyorsun, yenildin. Yenilmişliğine çırpınıyorsun. Hayır, yanına gelmeyeceğim, gelemem. Seni kurtarıyorum. Haklıyım, biliyorsun, haklı olduğumu bildiğin için çırpınmayı kesiyorsun. Bırak, 08.05 alarmın çaladursun. Kafa patlatırcasına çalsın hem de. Kimse dokunamasın, sana haykırsın. Asla duyamayacağın haykırışlar olacak ardında, ne güzel! İşin, uğraşların bekleyedursun gelmeyeceğini bile bile. Ne sinir bozucu... Evet, biraz da onlar beklesin seni. Nefretle gelişlerine gidişlerine hasret kalsınlar. Sevdiğin... Yara açamaz artık, korkma. En azından “korkma” diyebiliyorum. Ama insan belki ölünce de yaralanır, bilmiyorum. Sadece o zavallı insanlar var ya hiçbiri yok artık. Yürüyen sürüler bile yok. Bu şehrin sokakları senin. Denizler, dağlar, çiçekler, gökyüzü bile senin.

Çırpınmayı kestin, o yüzden göremiyorsun beni. Ama duydun. Kavuşamayacağın çirkinlikler var artık. İşte, seni kurtardım.

gece dergi katil düşünceler zaman kaybetmek vazgeçmek koşmak elif maden düşünce katili kaçak insanlar vazgeçilmiş anılar umutla beklemek istediklerinin peşinden koşmak yenilmek