Can Cafcav

Öykü

Bedel - 2. Bölüm

05 Şubat 2022 - 21:05

Can Cafcav

4 dk.

Focus ile Passat’ı bırakıp döndüm dükkâna. Sade kahve ısmarladım kendime. Bilgisayarın başına geçtim. Bıraktığım arabaların internetteki ilanlarını kaldırdım. Honda CR-V’yi kendime ayırıp kalan iki tanesinin fiyatını değerinden azına güncelledim.

 

Kahveyi içerken memleketteki eski dostlardan birini aradım, piyasa hakkında fikrim oluşsun diye. Yayladan bir yer aradığımı söyledim. Elimdekileri satınca anca arsa alabiliyorum. Son zamanlarda işler bok gibiydi zaten. Ne diye bir an gaza gelip verdimse diğer arabayı… Neyse, en azından pislikten kurtulmuş olduk. Temizim bakıldığında… Eve gideyim, sıcak bir duş alayım. Dükkân sahibi ile de konuşup sözleşmeyi bitiririm.

 

Nereye gidiyorum eve? Ev darmaduman oldu. Dükkânda yatmaktan başka çare yok. Ancak arabaları elden çıkardıktan sonra…

 

Birkaç tane eş dost aradım. Dükkânlarında satmak isterlerse arabaları değerlerinin altında vereceğimi söyledim. Pek o taraflı olan olmadı. Kimse güvenmiyor anasını satayım. Sanki madik atacağız. Bu zamana kadar ne kazığı yedilerse benden…

 

Dükkânın arkasındaki kanepeye uzanmaya gidiyordum ki kapı tıklatıldı. Sertçe… Kim ki bu?

Bir baktım, kayın peder… Burnundan soluyor. Yanında da elemanları… Herkesi toplamış. Belli kafa gıdıklayacak… İstemeye istemeye açtım kapıyı.

 

İçeriye girer girmez müthiş bir yumruk vurdu. Ne zaman yere yapıştığımı anlamadım. Kalkmadım. Kafamı onlara çevirdim sinirli sinirli. Sigaradan sararmış bıyıklarının altından bir sürü küfür savurdu.

 

“Ben seni kaç defa uyardım? O koca kafan almadı, biliyorum. Ama artık bu sondu. Bitti… Evlenirken çok dil döktüm ‘Bundan bir cacık olmaz, evlenme.’ diye. Mani olmaya kalktım. Bir şey var gibi kaçtı. Senin gibi bir it için beni yüzüstü bıraktı. Ona da müstahak bunlar ama torunum var arada. Kızımı alıyorum, torunumu da alıyorum. Bir daha da asla göremeyeceksin. Ben sana defalarca dedim, kumarı bırak diye.”

“Hiç kimseyi alamazsın!”

 

Karnıma sert bir tekme attı. Sabrettim.

 

“Alacağım. Senin yüzünden darmaduman olan evin parasını da senden alacağım. Alamazmışım.” Bir tekme de bu anda yedim. “Senin gibi serserinin torunumu üzmesine izin vermem.”

“Sen çok mu normalsin? Bir sürü dalavere çeviren, sahtekâr bir müteahhitsin işte. Boşuna sütten çıkmış ak kaşık gibi davranma.”

 

Elemanları tepeme doğru gelmeye başladı. Eliyle engelledi. Aşağı eğildi. Sessizce “Güçlü olan benim.” dedi. Ben de ayağa kalktım bu sırada.

 

“Çık git dükkânımdan.” dedim. Üzerime çeki düzen verdikten sonra devam ettim:

“Bir bok da alamazsın benden. Karım beni seviyor. Ben de karımı seviyorum.”

“Seviyormuş. Sen onca belayı başına sarmadan önceydi o. Aşk maşk hepsi üfürüktendir. Geç bunları… Şimdi yola çıkıyorum. Onları alıp geliyorum. Kızım da tercihini benden yana yaptı. Bunu sana söylemeye geldim. En kısa zamanda da boşanacaksınız.”

 

Arkamdaki silahı çıkarmamla bunun kafasına doğrultmam bir oldu. Ben bunu yapar yapmaz yanındakilerin hepsi arkasından silah çıkarıp bana doğrulttu. Kayın peder, pişmiş kelle gibi sırıtmaya başladı.

 

“Sen kimsin de bana silah çekiyorsun? Çocuksun sen, çocuk.”

“Bana bak Vural Beyefendi, baba olduğunu kızın benimle evlendikten sonra hatırladın. Bana iyi baba rolü taslama. Onları oradan alırsan bu mermilerin hepsini kafana boşaltırım. Bunu yaparım. Şimdi boş beleş adamlarını da al, terk et dükkânımı. Evinin parasını da veririz, meraklanma.”

 

Bana kızgın bir bakış attı. Geri adım atacağa benzemiyordu. Çıktı gitti ama bunu bir şekilde ödetecek gibi bir tipi vardı. Varsın ödetsin… Her şey yetmezmiş gibi bir de bununla uğraşıyoruz…

 

Zeliha’yı aradım hemen. Karnıma yediğim tekmelerin acısını hissettim bir an. Gözümün altında da benzer acılar… Morarmıştır kesin. Elimle acıyan yerleri ovalıyordum ki telefon açıldı.

 

“Babanla mı konuştun?”

“Evet.”

“Ne diyor?”

“Bir şey demedi. Ben dedim.”

“Ne dedin?”

“Götür beni, dedim.”

“O adamla mı yaşayacaksın?”

“Senin de ondan farkın kalmadı…”

“Değişeceğim, söz.”

“Kaçıncı defa?”

“Bu sefer kesin. Kapattım borcu. Dükkândaki arabaları da satıyorum. Memlekete bir lokanta açacağız. Pide, kebap mebap… Artık güzel bir yaşamımız olacak. Para bulabilirsek balık restoranı bile açabiliriz.”

“Ben artık lafa doydum Kenan. Koşturmaktan yoruldum da. Kızımın da yorulmasını istemiyorum.”

“Ben istiyor muyum sanki?”

“Ben bilmem Kenan. Olayın şokuyla geldim buraya ama ben burada durmayacağım.”

“Ne diyorsun sen? Nereye gideceksin? Bekle beni geliyorum ben.”

“Hepinizden uzağa…”

 

Telefon kapandı. Geri aradım hemen.

 

“Efendim Kenan?”

“O Bülent denen şerefsize gideceksin değil mi?”

“Ne diyorsun sen?”

“Sanki bilmiyorum beni onunla aldattığını.”

“Sen hastasın! Sen gerçekten ruh hastasısın.”

“Hadi oradan, hastaymışım.” Cümlem bittiğinde telefon çoktan kapanmıştı.

 

Koltuğa oturdum. Derin bir nefes çektim içime. Elime silahı aldım. Tarttım biraz. Sonrası malumunuz…

 

-SON-

kavga hata araba bedel boşanmak galeri

Bölümler

Bu içeriğin diğer bölümlerine de bakmak isteyebilirsin.