Büşra Canbaz

Düşünceler

Gurbet

24 Kasım 2021 - 21:05

Büşra Canbaz

2 dk.

Kırk kapıdan geçmiş kırk kilit. Gönül... Kırkı da kapanmış yüzüne. Kanadı kırılmış. Gurbet... Gidene kalandan daha zor olan. Hatırladıkça ağlanılan, ağladıkça yorulunan. Gözyaşlarını silecek kimsenin olmaması. Soğuk evler, soğuk yataklar... Boş buzdolapları, yaşamak için yediğin yemek. Yaşamak için katlanmak her şeye. Büyümeyi istememek... Hep çocuk olmak baba ocağında.

 
Ardında yaşlı gözler bırakmak, yaşlanmak. Bir günde otuz yıl yaşlanmak. Görünmeyen aklara yer vermek saçlarında. Sonrasında kocaman bir yalana gebe kalmak. "İyiyim" kelimesinin harfleri kadar gözyaşı akıtmak kor olan gönlüne. Yokluğunu düşünemediğin kişilerin yokluğuna alışmak. Belki de alışmak zorunda kalmak. Zamanın akmadığına şahit olmak. Gecelerin bitmediğine, sabahların olmadığına. Uykusuz geçirilen günlere, aralardaki kilometrelere, alamadığın nefese gücenmişlik. Çaresizlik. Düşündükçe battığın battıkça çıkamadığın bir kuyu. Gönül kuyusu... Gönül bağı kurduğun herkesle oluşan o tarifsiz burukluk. Bitmeyen vedalar... Defalarca sarılmalar... Güçlü kalınan bakışlar. Kapının ardı... Çıktığın evin değil de açtığın kapının adı gurbet. Yalnız kalabilmenin adı gurbet. Kendine şefkatin ruh bulmuş hali. Ruh... Bedenden öte... Kilometrelerden öte. Sarılıp uyumak yoldaşına. Başını omzuna, yüreğini avucuna bırakmak. Her şeyin geçmesini istemek. Her şey geçmiş, tüm zorluklar aşılmış, derin bir nefes alınmış ve iliştirilmiş yakana aferin kurdeleleri.  Göz açıp kapayıncaya yeniden doğasıya kadarmış her şey. Gurbet... Umut... Sabır...

özlemekmiş yolum gurbet büşra canbaz