Elimizi hangi taşa uzatsak sanki çatırdayıp çıkacak ve yıkılacak koca duvar. Kendi oluşturduğumuz engellerin somut olmayan bu varlığını gözümüzde o kadar büyüttük ki insan olduğumuzu unuttuk. Hayatın tam içinde kaybolurken yapabildiğimiz tek şey o duvarları sağlamlaştırmak oluyor. Aklımızın kalbimize yaptığı bu dengesizliklerin bir sonu olmayacak sanırım.
Şimdi sadece hayallerinin elinden tut, onları sakın bırakma. İhtiyacımız olan tek şey hayallerimiz. Düzeleceğine olan inancımız ve ümidimiz hayallerimizin tam merkezinde duruyor. Ona ulaşmak için tüm enerjini harca ve koş. Koş ki kalbinin en güzel mevsiminde seni bekleyen güneşli o yaz sıcaklarında bul kendini. Çünkü biz böyle boş durarak kış mevsiminin, hazan vaktinin sonunu getiremiyoruz. Onlara hapis kalıyoruz. Yalan kelimelerimize sığınıyoruz. İyiyiz sanıyoruz ama yaralar hazan vaktini sonlandırmaya izin vermiyor. Bir çığlık kopuyor en içinden, ağlayarak, bağırarak engelleriz sanıyoruz; bertaraf edemiyoruz elimizdeki en kötü koşulları. Ve sonra bir sessizlik hüküm sürüyor tüm hayatımızda, ardından yalnızlık. Kapılarımızı kapattığımız tüm hikayelerimiz birer birer ölüyor iken sadece susuyoruz. Yaşamak için, sevmek için, sevilmek için o kadar güzel bir dünyamız var ki bunun farkında bile değiliz.
Farkında olabilirsek yalnızlığın o sinir bozucu tıkırtısından kurtulabiliriz. Bencilliklerimiz ve kibrimizden sıyrılırsak eğer insan olabiliriz.
Yalnızlığı değil sevgiyi demleyelim güzel sabahlarda.
Sevgiyi koruyup kollayalım ve asla bırakmayalım.
Hayatı yaşamaktan korkmayalım.
İnsanlığımızı yitirdiğimiz bencil yüreklere umut tohumları serpelim.
Biz, kendimiz olmayı başaralım zaten kalanı güzel olur.